1 Şubat 2010 Pazartesi

Müslümanca Yaşamak...


"Fakat en önemlisi, Müslümanın kendi iç oluşumunu gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Müslümanlar sürçtükleri, tökezledikleri yerde, bunun başlıca sebebinin kendi iç oluşumlarını tamamlamakta gösterdikleri ihmalden kaynaklandığını görmezden gelmemelidir. Kendi doğrularının gerektirdiği hayat tarzını, ilkin kendi nefislerinde yaşamaya başladıkları an, İslam'ın hayata geçirilmesinde en doğru yöntem kendiliğinden bulunmuş olacaktır. Müslümanın elinde bulundurduğunu söylediğimiz fırsat işte bu oluşumu gerçekleştirmek için verilmiştir kendisine."

Ayrıntılı bilgi için:

Kafa Karıştıran Kelimeler...


Rasim Özdenören'in kendi ifadesiyle...
"Bu kitaba 'Kavramlar' adını vermek de mümkündü, nitekim başlangıçta böyle tasarlamıştık. Ancak böyle bir başlık kitabın semantik bir çalışma olduğu hususunda yanlış bir izlenim vereceğinden, onun yerine kitabın şimdiki adını tercih ettik. Kitap boyunca elle tutulur bir amacı gerçekleştirmeye çalıştık: geçmişinde İslam'ı yaşamış ve Türkçe konuşulan bir ülkede, Batılılaşma süreciyle anlam kaymalarına uğrayan kelimelerin, kavramların kafa karıştırıcı niteliklerine değinerek onları İslam'ı düşünce yönünden irdeleme. Bu kitap aslında, Müslümanca düşünmenin, düşünebilmenin bir başka veçhesine ışık tutma niyetini taşıyor; kullandığımız kelimelerin, kavramları ışık tutma niyetini... Bir tasarruf sahibi olmadıkça ortaya çıkabilecek müessif hataların ve karışlıkların önlenemeyeceğine işaret ediyor. Kitapta yer alan yazıların, tümüyle, bize bir düşünme yöntemi teklif ettiği kanısını taşıyorum."

Ayrıntılı bilgi için:
http://www.iz.com.tr

27 Ocak 2010 Çarşamba

"Müslümanca Düşünmek" üzerine...


İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada "Müslümanca düşünme"nin imkan ve yöntemi nedir? İslam konusunda yeterli "malumat"a sahip olmak, Müslümanca düşünmek için yeter mi? İslam'ın özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkum etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören, bu önemli sorunları kuşatıcı bir perspektifle gündeme getirmekte ve sahip o lduğu zengin birikimini başarıyla işleyerek, tartışılmaktadır.



Rasim Özdenören kimdir?
1940'ta Maraş'ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu şehirlerinde tamamladı. İ. Ü. Hukuk Fakültesini ve İ. Ü. Gazetecilik Enstitüsü'nü bitirdi. Devlet Planlama Teşkilatı'nda uzman olarak çalıştı. Bir ara araştırma amacıyla ABD'nin çeşitli eyaletlerinde, 1970-1971'de iki yıl kadar kaldı. 1975 yılında Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevine geldi. Aynı bakanlıkta bir yıl da müfettişlik yaptı. 1978'de istifa ederek ayrıldığı devlet memurluğuna bir süre sonra tekrar döndü. Çok Sesli Bir Ölüm ve Çözülme adlı hikayeleri ayrıca TV filmi yapılmış, bunlardan ilki, Uluslararası Prag TV Filmleri Yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır.












Yayınlanmış Eserleri:
Acemi Yolcu
Ansızın Yola Çıkmak
Aşkın Diyalektiği
Ben ve Hayat ve Ölüm
Çapraz İlişkiler
Çarpılmışlar
Çok Sesli Bir Ölüm
Çözülme
Denize Açılan Kapı
Düşünsel Duruş
Eşikte Duran İnsan
Gül Yetiştiren Adam
Hastalar ve Işıklar
Hışırtı
İki Dünya
İmkânsız Öyküler
İpin Ucu
Kafa Karıştıran Kelimeler
Kent İlişkileri
Köpekçe Düşünceler
Kuyu
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
Müslümanca Yaşamak
Red Yazıları
Ruhun Malzemeleri
Toz
Yaşadığımız Günler
Yazı, İmge ve Gerçeklik
Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti
Yeniden İnanmak
Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı
Yüzler

İbn Arabi'den "Nurlar Hazinesi"...


"İbn Arabî'nin eseri her şeyden önce, Kur'an ve Sünnet'ten kaynaklanan metafizik ve tasavvufî eşsiz bir doktrinal açıklamadır. En büyük otorite olarak o bizzat İslam'ın 'batınî' doktrinlerini ortaya koymaya tercüman olduğu kadar, aynı zamanda Şeriat'in zâhiri disiplinlerinin de tam olarak üstatlığına sahip idi. Nitekim, tercümesini sunduğumuz Mişkatü'l-Envar onun mükemmel bir muhaddis olduğunu bize göstermektedir." (Muhammed Valsan, Fransızca önsözden)
İbn Arabî'nin eserlerinde ayet-i kerime, hadis ve hadis-i kutsilerin yorumu gerçekten dikkat etmeye ve üzerinde durulmaya değer. Mişkatü'l-Envar adı altında derlediği 101 kudsî hadis kitabı ve onun eserleri arasında sözü edilen hadis ile ilgili diğer eserleri, İbn Arabî'nin 'hadis'e hususi alakasını göstermektedir. Gerek Fütühat-ı Mekkiyye ve gerekse Fusûsu'l-Hikem'de ortaya koyduğu bütün görüş ve düşüncesinin temel ve esas kaynağı Kur'an-ı Kerim ve Sünnet'tir. (Prof. Dr. Mustafa Tahralı, Kitabın Sunuş'undan)

İbn Arabi Kimdir?
Tam adı şöyledir: Muhyiddin Ebu Abdullah Muhammedi İbn Ali İbn Muhamed ibn Ahmed ibn Ali ibn Arabî el-Hatemî et-Tâî el-Endülüsî. Muhyiddin ibn Arabî, Şeyh-i Ekber, Sultanü'l-arifîn, Hatemü'l-evliya, Kutb-ü Hümam, diye de anılır. Endülüs'te İbn Seraka diye bilinir. Hicrî 543'de Fas'da ölen ünlü bilgin Ebu Bekir ibnü'l-Arabî ile karıştırılmaması için, adı harf-i tarifsiz olarak diye kullanılagelmiştir.

27 Ramazan 560 Kadir gecesinde (Milâdî 7 Ağustos 1165 Cumartesi günü), Endülüs'te Mürsiye'de dünyaya gelmiştir. Dedesinin adı, Muhammed, babasınınki Ali ibn Muhammed'dir. Babası 'yi çocukken İbn Rüşd ile tanıştırmıştır ve aralarında çok ilginç bir konuşma geçmiştir. İbn Arabî soylu, kültürlü, maddî ve manevî dereceleri yüksek olan bir ailenin tek erkek çocuğuydu. Sekiz yaşında ilim tahsili için İşbiliye'ye gitmiştir. Burada İbn Beşküval ve ünlü hadis bilgini Ebu Muhammed gibi bilginlerden ilim tahsil etmiştir.

Yirmi yaşında tasavvuf yoluna girmiştir. Daha sonra Doğu'ya seyahate çıkmıştır. Kuzey Afrika, Tunus ve Mısır'a uğrayarak Mekke'ye gitmiş, oradan Bağdat ve Musul'a uğramış, oradan da Anadolu'ya geçmiştir. Konya'ya yerleşmiş ve ilk hanımı Meryem'den sonra burada Sadreddin Konevi'nin dul annesiyle evlenmiş, Sadreddin Konevi'yi (ö. 672) yetiştirmiştir. Sonra Malatya'ya uğramıştır, burada tekrar evlenmiştir. Oğlu Sadeddin burada doğmuştur. Daha sonra Şam'a gitmiştir ve Hicri 638'de (Milâdî 16 Kasım 1240) Şam'da vefat etmiştir. Şam'ın Salihiyye bölgesine, Kasyon dağı eteğine defnedilmiştir. Oğlu Muhammed Sadeddin (617-656) ve Muhammed İmadüddin (ö. 667) ve kızı Zeynep aynı yerde yatmaktadır.

Kendisinin bildirdiğine göre, İbn Asakir, Ebu'l-Ferec, İbn Cevzi, İbn Sekine, İbn Ülvan Cabir bin Ebu Eyyub gibi elli dört zattan zahirî ilimleri tahsil etmiştir. Ayrıca Şeyh Ebu Medyen el-Mağribî, Cemaleddin Yunus bin Yahya el-Kassar, Ebu Abdullah et-Teyemmi el-Fasî, Ebu'l-Hasan ibn Cami gibi zatlardan batınî ilimleri tahsil etmiştir.

Fusûsü'l-Hikem ve 37 ciltlik el-Fütûhâtü'l-Mekkiyye gibi eserleri büyüklüğüne birer delildir. Hızır aleyhisselâm'la karşılaşması irfan ehlince bilinen bir gerçektir. Sayıları beş yüze ulaşan eserlerinin birçoğu tasavvufa dairdir. Arabî'nin eserleri hakkında çok geniş kapsamlı bilgiyi Osman Yahya'nın Fransızca olarak hazırladığı iki ciltlik L'Historie et la classification de læuvre d'Ibn Arabî (Ouvrage publié avec mi concours du Centre National de la Recherche Scientifique, Damas, 1964) adlı eserinde bulmak mümkündür. Burada tekrarlarıyla birlikte 800'den fazla eser hakkında bilgi mevcuttur. Eserlerinin bir kısmı Batı dillerine de çevrilmiştir.

Türkçe'ye çevrilen bazı eserleri ise şunlardır:

Füsûsü'l-Hikem
Fütûhâtü'l-Mekkiyye
Harflerin İlmi
İlâhi Aşk
Marifet ve Hikmet
Hakikat ve Tefekkür
Fenâ Risâlesi
Arzuların Tercümanı
Nurlar Risâlesi
Nurlar Hazinesi
Tedbirât-ı İlâhiye
Şeceretü'l-kevn
Endülüs Sufileri
Ehadiyet Risalesi
Mevakiü'n-Nücûm
Vasiyetler
Marifet Kitabı
Varlık Ağacı

Ayrıntılı bilgi için:
http://www.iz.com.tr

25 Ocak 2010 Pazartesi

Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alametleri

René Guénon'un dilimize çevrilen eserleri ciddi bir okuma uğraşı içinde olanlara engin bir ufuk kazandırmıştı. Bu eseri ise bu büyüleyici ufku aynı zamanda aydınlık bir perspektife çevirebilecek özellikler taşıyor. İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ertesinde yazılmış olan bu kitap, sanayi uygarlığının geçirdiği bunalımı din, bilim ve sanat açısından canlı şekilde tasvir ediyor ve Batı'nın ilerlediği yönü akıbet fikri bakımından tespit ediyor. Kitap boyunca "ahir zaman" tasavvuru ile "modern çağ"ın özdeşleştirildiği ve beliren alametlerin canlı resimleriyle insan muhayyilesinin harekete geçirildiği görülüyor. Bütün bu alametlerin zuhûruna imkan veren vakıanın, kadim çağların aksine niceliğin nitelik üzerinde egemenlik kurması olduğunu vurgulayan yazar, asıl köklü ve kurtarıcı değişimlere yol açması gereken olumlu niteliklerin modern çağda geri plana itildiği fikri üzerinde ısrarla duruyor.

Rene Guenon Kimdir?
1886'da Fransa'nın Blois kentinde doğdu. Formel eğitim aşamalarında felsefe, edebiyat ve matematik okudu. Kolay tatmin olmayan ve araştırıcı kişiliği onu Avrupa'daki spiritüalist, okültist ve gnostik çevrelerle ilişki kurmaya sevketti. Bu arada batınî doktrinler üzerinde derinlemesine ve karşılaştırmalı olarak çalışma imkânı buldu. 1912'de müslüman olarak Abdülvâhid Yahyâ adını aldı. 1930'da Mısır'a yerleşti ve orada 1951'de vefat edinceye kadar İslâmî geleneğe ve entellektüel kişiliğine uygun bir hayat sürdü. Arapça olarak yazdığı makaleleri hariç, eserlerinde imzasını kullanan 20. yüzyılın bu büyük mütefekkiri onyedi kitap ve üçyüz elli kadar makalesiyle Çin, Hind ve İslâm tasavvufunun başlıca meselelerini aydınlatmış, öbür yandan insanlığın normal seyrinden bir sapma olarak gördüğü modern Batı'yı kökten bir eleştiriye tâbi tutmuştur. Onun gözünde Doğu doktrinlerinin özdeki aşkın birliği, modern dünyanın neyi kaybetme uğruna bu duruma geldiğine ve derin bunalımını nasıl aşabileceğine işaret eden batınî bir geleneği temsil eder.

İzlenimlere başlıyoruz...

İz Yayıncılık 1990 yılında kuruldu. Kuruluşunun ilk dönemlerinde gerek kitap seçimlerindeki titizliği, gerekse yayınladığı kitapların kalitesi ile okurların hemen ilgisini çekti. Türkiye’de kimsenin yayınlama cesaret ve imkânını bulamadığı önemli İslâm klasikleri ile Batı düşüncesinin saygın isimlerinin kitaplarını neşretti. Bir yandan klasik İslam mirasını gün ışığına çıkarırken, diğer yandan modern literatür üzerine yoğunlaştı; böylece geleneksel ve çağdaş kültür arasında köprü olmayı amaçladı.

Kitaba olan okuyucu ve araştırmacı ilgisini yeniden kitaba tahvil etmenin yolunun, yeni isimlere kendilerini gösterme imkânını vermekten geçtiğini düşünen İz Yayıncılık çıkardığı süreli yayınlarla da ses getirdi. Bilgi ve Hikmet 1992 ile 1996 yılları arasında 3 aylık bir periyotla yayımlandı ve Türk okuyucusu pek çok yeni ismi bu dergi sayesinde tanıdı. Mustafa Özel’in editörlüğünde yayımlanan aylık İktisat ve İş Dünyası dergisi 1991-1993 yılları arasında gerek içeriği, gerek sunumu ve görselliği ile dikkat çekti; okuyucunun iktisadî dünya görüşünün açılımına ve yeni vizyonlar kazanmasına katkıda bulundu.

İz Yayıncılık’ın en önemli sayılabilecek süreli yayını ise İzlenim dergisi oldu. 1994 Şubat’ı ile Haziran arasında haftalık olarak yayınlanışı hariç tutulursa, 1992 ile 1997 yılları arasında aylık olarak yayımlanan bu dergi, İslâmî kesimde pek çok hususa öncülük etti. İzlenim, İslâmî kesimde teknik kalitesi, dosya haberleriyle hep ilkleri başlatan oldu.

İz Yayıncılık’ın tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri de ilk editörlerini İzlenim kadrosunun oluşturduğu Yeni Şafak gazetesi tecrübesidir. Entelektüel profili yüksek insanların gazetesi olarak Yeni Şafak, 1995 Ocak ayından 1998 Mart ayına kadar İz Yayıncılık bünyesinde faaliyet gösterdi. Gazetenin bu dönemdeki ekleri ve kitap promosyonları İz Yayıncılık editörlüğünün imzasını taşıyordu. Son olarak, yayın hayatını Nisan 2005 - Kasım 2006 tarihleri arasında sürdüren aylık kitap dergisi Kitap Postası da İz Yayıncılık bünyesinde yayımlandı.

Kitap yayıncılığında yirmi yıla yaklaşan İz Yayıncılık bu süre zarfında 800'e yakın kitap çıkardı ve bu kitapların pek çoğunun yeni baskılarını gerçekleştirdi. Yayın listesinde yer alan başlıca yazarlar arasında İbnü’l-Arabi ve Mevlana gibi, evrensel öğretileri Batı dünyasında da ilgi gören üstatlar; Hayreddin Karaman, Rasim Özdenören, Sedat Umran ve Turan Oflazoğlu gibi Türk bilgin, düşünür ve edebiyat adamları; Batı'nın Illich, Vattimo, Capra, Guenon, Schuon ve Nasr gibi gelenekselci düşünürleri sayılabilir.

Kutlu İz’in peşinde bir iz bırakmak niyetiyle yola çıkan İz Yayıncılık, ticari kaygılar yerine Türkiye’de bilgi, düşünce, kültür ve sanat alanlarında kalıcı bir katkı ve etki oluşturma kaygısı taşıyor. Yayın hayatı boyunca niteliğin egemenliği ilkesinden hiç ödün vermeyen İz Yayıncılık, aynı anlayışla yeni başarılara imza atmayı sürdürüyor...

İz Yayıncılık resmi sitesi:

http://www.iz.com.tr